KADIN KAHRAMANIM SABİHA GÖKÇEN
Image

KADIN KAHRAMANIM SABİHA GÖKÇEN


‘Yaprak Dökümü’nün Fikret’i, ‘Ahlat Ağacı’nın Asuman’ı... Canlandırdığı karakterlere gerçek anlamda hayat veren bir oyuncu o. Ama tüm başarılarına rağmen sesi soluğu çıkmıyor. Bennu Yıldırımlar “Bir magazin figürü olmadığımın farkındayım” diyor.

Siyah elbisesiyle gülümseyerek kameranın karşısına geçiyor, “Bugün pilatese ve size düzgün görünmek için kuaföre gittim” diyor. O kadar hanımefendi ki... Konuşurken onu kırar mıyım diye düşünmeden edemiyorsunuz. Sohbet devam ederken küçük espriler yapıyor, sanki “Hiç durgun, mesafeli, soğuk biri değilim” cümlesini sağlamlaştırıyor. Bennu Yıldırımlar’la yeni projesini, 8 Mart vesilesiyle kadın meselelerini, evliliği ve kariyerini konuştuk.

Çok izlenen işlerde rol almanıza rağmen hiç ortalarda yoksunuz. Nedir bu sır perdesinin sebebi?

Bir magazin figürü olmadığımın farkındayım. Bir şey anlatayım: Bundan 10 yıl önce tesadüfen eşimle fotoğrafımı çektiler, “15 yıllık evli” diye başlık attılar. Geçenlerde de “25 yıldır evli, sır gibi saklıyor” yazmışlar. Neden saklayayım? Düzgün bir evliliğimiz, 21 yaşında bir kızımız var. Normal bir şeyin anormal gibi sunulmasını garip buluyorum. Sebebi normale ilgi göstermemeniz olabilir ama böyle normal hayatlar da var.

O zaman siz tanınmanın büyüsüne kapılanlardan değilsiniz...

Ben şöhretten bir şey anlamadım. Normal hayatıma devam ediyorum. İnsanların arasındayım. Elimde torbam alışverişime gidip gelirim. İnsanlarla ilişkimi kısıtlamıyor ve mahallede yaşamayı tercih ediyorum. Sabah köpeklere ve kedilere “Günaydın” derim. Normal bir insanım ve bunu seviyorum.

Genelde durgun ve mesafeli karakterleri canlandırdınız. Belki bu sebeple hep soğuk biri gibi sanıldınız... Aslında nasılsınız?

Bir bilseniz içimden neler geçiyor. Hiç durgun, mesafeli, soğuk değilim. Görüntüm öyle. Komik bir yanım var. Eğlenerek işimi yapmak isterim. Çalıştığım arkadaşlar da benim şamatamı bilir.

İnsan unutmaz ama affetmek de önemli

Hangi konularda tahammülünüz yoktur?

Saygısızlığa takıntılıyım. Elimden geldiğince saygı göstermeye çalışır, karşılığında da saygı beklerim. Çok kolay senli benli olmayı kabul edemiyorum. Hemen “N’aber” gibi söylemler bana pek gelmiyor. Televizyonda görülen insanlara evin insanı muamelesi yapılmamalı.

Kendi hayatınızda ne kadar oyuncusunuz? Mesela sevmediğiniz birine rol keser misiniz?

Sevip sevmediğimi yüzümden belli ederim. Kendi hayatımda oyunculuk yapamıyorum.

Bugüne kadar başardığınız en zor şey neydi?

Şu an için hayatta kalmak. Henüz hastalanmadım, virüs kapmadım.

20 yaşındaki halinizle karşılaşsanız ona ne öğütlerdiniz?

“Aynı şekilde devam et. İyi bir yol” derdim.

Affetmek mi, yoksa unutmak mı sizin için daha kolay?

İnsan aslında unutmaz. Kafasının bir köşesinde kalır. Ama affedici olmak çok önemli. Tabii neyi affedeceğinizle orantılı.

Herkes hayatı boyunca bir kere ne yapmalı?

Bulunduğu noktadan çok uzağa gidip, biraz kalıp dönmeli. Başka bir şeyi de deneyimlemeli.

Kimse kimseyi öldürmesin

Yeni diziniz ‘Olağan Şüpheliler’ yakında Exxen’de başlıyor. Hikâye ne anlatıyor?

Üç kadın kocalarından kurtulmak için bir plan yapıyor. Amaçları bunu yüzlerine gözlerine bulaştırmamak. Ama ufak bir hata yapıyorlar. Halledip hayatlarına devam edeceklerini düşünürken de mafyanın eline düşüyorlar. Aksiyonlu bir iş. Yüksel Aksu yönetiyor. Yasemin Kay Allen ve Ceren Moray’la birlikte oynuyoruz.

Bu bir kadın dayanışması işi mi?

Hikâyede kadın dayanışması ve kadınların birbirini kollaması var. Ama bu bir hikâye. Kimse kimseyi öldürmesin.

Karakterinizi anlatır mısınız?

Feyza, eğitimli ve bunun getirdiği bir hayat yaşamamış zengin biriyle evli. Eşi onu çokça aldatmış. Kocaman bir oğlu var. Her şey üst üste geliyor. Arkadaşlarının kocaları da aynı çevreden ve birlikte bir karar alıp hayata geçiriyor bu üç kadın.

‘Ufak Tefek Cinayetler’ isimli dizi de kadınların karıştığı bir cinayetle başlıyordu. Biraz onu mu andırıyor?

Bizde birden fazla cinayet var. O yüzden andırmıyor.

Peki siz aldatılmayı affeder miydiniz?

Ben kimseyi öldürmem. Aldatılmadım da... Konuşmak zor ama herkesin hayatta bir yolu olabilir, ayrılırlar ve çözülür.

Nuri Bilge Ceylan’ı da yakalayın ve ona sorun bunu

Sizi en son beyazperdede ‘Ahlat Ağacı’nda izledik. Son günlerde çekimler sırasında Nuri Bilge Ceylan’la aranızda geçen bazı diyaloglar ‘gergin’ başlığıyla sunuldu. Gerçekten gergin bir set miydi?

Çalışma temposu içinde gergin gibi görünebilir. Ama bu soruları Nuri Bilge Ceylan’a soramıyorsunuz, bana mı soruyorsunuz?

Şu an röportaj veren sizsiniz. O röportaj verse ona da sorarız...

O zaman onu da yakalayın ve sorun.

Yönetmen ve oyuncu ilişkisi sizin açınızdan nasıldır?

Sadece sinemada değil, tiyatroda da oyuncuyu nasıl kullanacağına karar verip kendi dünyasına çekmek yönetmenin işidir. Ben sinemada da tiyatroda da sonuna kadar yönetmeni dinlerim.

Zekânın getirdiği başka bir aura var

Güzel bir kadınsınız. Ama hiç oyunculukta buradan yürümediniz, neden?

İnsan kendini seksi olarak düşünüp hayatına devam eder mi? Kendini güzel hissettiğin, seksi hissettiğin anlar vardır. Ama kendini devamlı böyle sunmak bana garip geliyor.

Size göre seksi olan nedir?

Çalışan beynin gözlerden dışarıya fırlaması... Çok güzel ağzı, burnu olan bir insanın boş boş baktığını gördüğünüz zaman size güzel ve seksi gelmez. Çalışan bir beynin ürünü surat farklı gelir. Benim için zekânın getirdiği başka bir aura var.

Bülent Emin Yarar’la 25 yıldır birliktesiniz. Evliliği bu kadar uzun süre ayakta tutmanın sırrı ne?

Anlaşan iki insan 25 yıl evli kalıyor demek. Kavga gürültümüz yok.

Aşk devam ediyor mu?

Her 25 yıllık evliye sordunuz mu bunu?

Yok, öyle bir araştırma yapmadım...

Aşk ilk yıllarındaki gibi kalmıyor. Güzel bir sevgiye dönüşüyor. Her şey aynı ritimde gidemez ki. Siz de sevdiğiniz de yaş alıyorsunuz. Sorumluluklarınız artıyor. Zıt karakterler değilseniz ve istekleriniz çok farklı değilse devam ediyor.

Sürekli senaryo, sinema ve televizyon konuşulan bir ev mi sizinki?

Biz iyi şeyler izlemeyi severiz. Türkiye gündemini takip ederiz. Eşim çok güzel yemekler yapar, ustadır bu konuda.

Kızınız Ada 21 yaşında. Kendinize nasıl bir anne rolü biçtiniz?

Pimpiriklilikle gevşeklik arasında durmaya özen gösteriyor, kendimi bu konuda eğitmeye çalışıyorum.

Mutsuz insanların mutsuz çocukları oluyor

Yarın ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’. Ne söylemek istersiniz?

Kadın ve erkek birbirini tamamlayan olmak durumunda. Kadın en az erkek kadar değerli ve ikisi eşit. Bunu kafamızın bir köşesinden ayırmamalıyız. Fırsat eşitliği içinde, toplumun yarısını oluşturan her kadına aynı değeri vermemiz gerekiyor.

Peki Türkiye’de kadın olmayı nasıl anlatırsınız?

Türkiye’de kadın olmak daha fazla çalışmak, daha fazla çaba göstermek, daha da güçlü olmak, güçlü olma zorunluluğu demek. Özlediğimiz dünyada kadın ve erkek eşit. Ama buna ne kadar yaklaşabiliyoruz? Aslında mutlu toplumlarda mutlu kadın ve erkekler var. Şimdiki tablo çok mutlu kadın ve erkeklerden oluşmuyor. Bunun nedenleri üzerine düşünmemiz gerekiyor. Çünkü mutsuz insanların mutsuz çocukları oluyor. Kendine yeterli olmayan, mutsuzluğunu çocuğuna geçiriyor. Çocuklar da ne görüyorsa onu taklit ederek hayata devam ediyor. Ve bıraktığımız izler büyük oluyor.

Bunun çözümü nedir?

Sevgi, saygı ve eğitimde eşitliğin olduğu toplumlarda mutsuz insanın daha az olduğunu görüyoruz.

Kadınlar, erkeklerin hayatında yan rollerde değil

Oyunculuk mesleğinde kadın ve erkek eşit mi?

Anlatılanlar genelde erkek konuları. Kadın başrolde olsa bile kenarda duruyor gibi gösteriliyor. Oysa kadınlar erkeklerin hayatlarında yan rollerde değil. Biraz daha dikkatli bakıldığında kadınların hayata ne kadar çok dokunduğunu ve hayatı ne kadar kolaylaştırdığını göreceğiz.

Kadın ve erkek oyuncular arasındaki ücret eşitsizliği sık sık dile getiriliyor. Siz o eşitliği kazandınız mı?

Ben karşımdaki oyuncunun ne kadar aldığı konusunda fikri olan biri değilim. Kimin ne aldığını kafaya takmadan yolumda gidiyorum.

Erkekler yaş aldıkça başrol oyuncusu olurken kadınlar için durum biraz farklı sanki... Kadınlar genelde anne karakterleriyle karşımıza çıkıyorlar. Katılıyor musunuz?

Evet, çok fazla bir seçenek sunulmayınca kadınlar belli bir yaşa gelince anne rolü oynuyor. Anne oynamak problem değil, önemli olan işlevi olan anne karakterlerinin yazılması. Sadece pasta, börek yapan insanlar olmasın. Dediği dinlenecek kadın karakterler yazılsın.

Kadın kahramanım Sabiha Gökçen

Sık sık kadına şiddet haberlerine şahit oluyoruz. Bir kız çocuğunuz var. Kadına şiddet hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Ekonomik sorunlar, genetik olarak bu konuya daha yatkınlığı olan insanlar sorun olabilir. Ama bizim toplumu besleyen bu şiddete kaymanın en büyük noktası, verilen cezaların da yeterli olmaması. Hepsi iç içe geçiyor.

Kadın kahramanınız kim?

Sabiha Gökçen. İlk kadın savaş pilotu. Uçabilmek büyük mutluluk ve özgürlük.

Küçükken hayalini kurduğunuz kadın olabildiniz mi?

Arkeolog olmak isterdim. Ama oyuncu oldum ve insan konusunda kazılarıma devam ediyorum.

Bu kazılardan nasıl şeyler çıkıyor?

Her şeyi bilmeden insanları yargılamamayı öğrendim.

Tüm dünyada kadınlar artık susmuyor. Yaşadıkları tacizleri, psikolojik ve fiziksel şiddeti anlatıyorlar. Siz böyle bir şey yaşadınız mı?

Hayır. Seven iki insan arasında her şeyin olması normal ama eğer biri istemiyorsa o zaman anormal. Karşılaşan insanlar adına çok üzgünüm. Keşke bunlar olmasa, kimse bu anları yaşamasa ama sadece bu sektörde değil, başka iş dallarında da bunu yaşayan kadınlar oluyor. Bu, kadına bakış açısıyla ilintili sanırım. Kadın zayıf değil, güçlü bir varlık.

Röportaj: Hakan GENCE / Hürriyet Pazar

Fotoğraf: Muhsin AKGÜN