DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY HEYECANIM
Image

DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY HEYECANIM


Sanatçı Işıl Yücesoy, Sezen Aksu’nun ‘Kaybolan Yıllar’ şarkısını coverladı. Hiçbir yıla kaybolan zaman olarak bakmadığını ifade eden Yücesoy, “Yıllar insana bazı şeyleri kaybettirse de yaşanmışlık katar. Yaşanan her gün yüzdeki çizgilerden, saçtaki beyazlardan, eski gücünüzü kaybetmekten daha değerlidir” diyor.

Tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu, müzisyen Işıl Yücesoy, yılların eskitemediği bir sanatçı. Tam 51 yıldır sanatla iç içe. Dile kolay… 1969 yılında Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nde sanat hayatına atılan Yücesoy, 1975 yılında şarkıcı olarak sahneye çıkmaya başladı. Sayısız projeye imza atan Yücesoy için değişmeyen tek şey heyecanı.

Şimdilerde ise tecrübesini 10 şarkılık ‘Sezen Aksu Sokağı’ albümüyle buluşturmak için yola çıktı Yücesoy. İlk durağı ise efsaneleşen Sezen Aksu şarkısı ‘Kaybolan Yıllar’ oldu. O kadar hisli yorumlamış ki sormadan edemedik sanatçının ‘Kaybolan Yıllar’ını. Kendisinden dinleyelim…

Nasılsınız? Pandemi sürecini nasıl geçirdiniz?

Pandemi süreci psikolojik olarak ağır geçti diyebilirim. Ama bir yandan da verimli geçti doğrusu. Uzun zamandır ihmal ettiklerimi yapma fırsatım oldu. Kütüphanede sıra bekleyen kitaplarla buluştum, yeni yemekler keşfettim. Maydonoz, roka, biber yetiştirerek küçücük bir balkona yeni bir dünya ektim. Ve bütün bu yeni dünyada sıkılmamaya ve üretmeye çalıştım. Sanki böyle bir dinginliğe ihtiyacım varmış. Keşke dünyanın başına böyle bir felaket gelmeseydi. Ama bundan da biraz ders almak az da olsa üretime çevirmek iyi geldi.

AYRIŞTIRILMAK HİÇ HOŞ DEĞİLDİ

Uzunca bir süre dışarı çıkmanız yasaktı. İçinde sanatçıların da olduğu birçok kişi bu yasağa tepki gösterdi. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bilim Kurulu’nun dediğine göre bizi korudular. Ama bence bir şey göz ardı edildi. İzole edilmek, ayrıştırılmak, hiç de hoş değildi doğrusu. Psikolojik çöküntü yapabilirdi, fiziksel rahatsızlıkları gün yüzüne çıkarabilirdi ve öyle de oldu galiba. Haberlerde dinlediğime göre bu ev hapsi sonunda kas ve adale hastalıklarından şikâyet sonucu hastanelere başvuran kıdemli vatandaş sayısı çoğalmış.

Dünyayı etkisi altına alan virüsü siz nasıl yorumluyorsunuz?

Bir büyük dünya savaşı. İlk kez insanlık birbiriyle itişmeyi bırakıp bilinmeyen bir düşmanla savaşmaya başladı. Öyle bir düşman ki sağlığınızı, sosyal dengenizi, ekonominizi hedef almış. Bu süreçten sonra dünyanın M.Ö- M.S gibi koronadan öncesi ve sonrası diye yorumlanacağını düşünüyorum. Ama bu virüsü de dünyaya musallat edenin insan olduğunu kabul ediyorum. Doğayla, ormanla, gökyüzüyle, bu denli yok edici olarak uğraşmak kurulmuş olan düzenin bizlere ağır bir uyarısı.

 

Bu süreçte sanattan ayrı kalmamışsınız anlaşılan. Sezen Aksu şarkılarını yorumlamaya nasıl karar verdiniz? ‘Sezen Aksu Sokağı nasıl bir sokak?

Proje yapmak hoşuma gidiyor. Sezen Aksu bence müziği ile sözleriyle ülkemize çok hizmet etmiş bir sanatçı. Bugün yapmış olduğu repertuvarla yolu ona çıkmamış konserlerinde onun şarkılarını söylememiş az insan vardır. Çoğu şarkısı dilden dile gezmiştir. Benim tarafımdan bakılınca da şarkıların sözleri benim ruhumla her zaman bir bütünlük sağlamıştır. Bazı şarkıları ben de yorumlasam diye başlayan arzum onun izin vermesiyle ve ekibimin kurulmasıyla gerçekleşti. Piyanist ve besteci Murat Aşkan ve sosyal medya danışmanım Aytuğ Scioti ile 10 şarkılık ‘Sezen Aksu Sokağı’ böylece hayat bulmaya başladı. İlk durak ‘Kaybolan Yıllar’ oldu ve arkası 15 günde bir YouTube kanalında meraklısıyla buluşacak.

İlk durağınız ‘Kaybolan Yıllar’ oldu. Herhalde sizden başkası bu kadar hissettirmezdi bu şarkıyı. Şimdi size kaybolan yıllarınızı verseler ne yapardınız?

Kaybolan yıllara hiç de kaybolmuş olarak bakmıyorum. Hiçbir zaman öyle bakmadım. Her yaşanan an bizim yaşamımızdır, sadece bizim. Kader ve bazen şanssızlık denen şeyi bir kenara bırakırsak çoğu yaşanan da zaten bizim seçimimizdir. Yıllar insana bazı şeyleri kaybettirse de yaşanmışlık katar. Ve bu da değerli bir şeydir. Yaşanan her gün yüzdeki çizgilerden, saçtaki beyazlardan, eski gücünüzü kaybetmekten daha değerlidir.

Şarkıları neye göre seçtiniz? Sonraki duraklarda dinleyicileri neler bekliyor?

Çok sevdiğim şarkıları dilden dile dolaşan insanlara dokunmuş, anı bırakmış, sevmiş olduğu şarkıları aldım repertuvara. 10 durak var bu sokakta. Yolculuğumuzun ikinci durağı ‘Şarkı Söylemek Lazım’. Sonraki duraklar dinleyici için sürpriz olsun.

ŞİİR İÇİMİZDEKİLERİ BAĞIRMAK GİBİ

Bir süredir Pazar günleri Youtube’da şiir okuyorsunuz. Şiirlerle olan ilişkinizi nasıl anlatırsınız?

Şiir içimizdekileri bağırmaktır gibi gelir bana. Şiir okumak şarkı söylemektir derim hep. Hatta seçtiğim ve söylediğim her şarkı ilk önce bir şiirdir. Duyguları öyle uzun uzun laf kalabalığıyla anlatmak değil de bir tek betimlemeyle öz ve net anlatan şiirleri severim. Bu da pandemi sürecinin içimde biriktirdiği bir patlama süreciydi. Aynı ekiple ilk olarak bu projeye başladım. Çok da ilgi gördü. 15 günde bir her pazar akşamı dinleyiciyle bu yolculuğa çıkmayı çok seviyorum. Bu noktada amatör şairlere yer vermek de işimin bir parçası oluyor. Yazdıkları satırların ete kemiğe bürünmesi onlara mutluluk verecektir sanıyorum.

Yakın zamanda Sabahattin Ali şiiri olan ‘Yetmez Mi?’ isimli single çalışmasını yorumladınız. Şiir okuma paylaşımlarınız arasında da ‘Ruhumun Dalgaları’ isimli şiiri var. Sabahattin Ali’nin sizde nasıl bir yeri var?

Sabahattin Ali yeri dolmayacak bir pırlanta. Bu büyük şairi gerek müzik olarak gerek şiir olarak yorumlamak onur veriyor bana.

Oyunculuğu özlediniz mi?

 

Oyunculuk hayatımın ekseni. Ve oyunculuk yalnız sahneye çıkıp oynamak ya da ekranda bir rolü yorumlamak değil. Ben oyunculuğu özel hayatımın dışında her yerde kullanıyorum. Şarkı söylerken de şiir yorumlarken de. Çünkü hepsi sözden hareket ediyor. Bütün bu performanslar da özlemimi tatmin etmeme yarıyor.

Bundan sonra neler olacak?

Bilmem. Çok hayalim var. Yapacak çok şey var. Ben aklıma gelen projeyi hayata geçirmeyi seven bir sanatçıyım. Çalışıp çabalıyorum. Üretmeye çalışıyorum. Ve en önemlisi risk almayı seviyorum. Başarılı olursam ne mutlu başarısız olursam da benim için çok önemli değil. Çünkü biliyorum ki her başarısızlık eğer ders alınırsa başarıyı getirir.

Röportaj: Işıl Çalışkan